10 Kasım 2010 Çarşamba

Vur kızım vur!

Resmen elim ayağım titredi.

Eve girdim, kzııma görünmeden hemen bir ellerimi yüzümü yıkıyorum ki öperken rahatça yalayabilsin :)
içeriden ses (babaanne & dede): - vur kızım vur! köpeğe vur! (vurunca alkış kıyamet, aferinler, bravolar)
- vur kızım, şimdi de tavşana vur! (yine alkış, yine aferinler)

içeriye girmedim, uzaktan bir merhaba dedim, suratım kıpkırmızıydı, mutfağa geçtim. bir ara dede kucağında kızımla geldi, "biz artık gidiyoruz" dedi, "çok eğlendirdi bizi" dedi.

- vurma nereden çıktı? niye vuruyoruz köpeğe, tavşana dedim (kendimi kontrol edebildiğim kadar sakin)
- e artık laftan anlıyor ya, onu gösteriyor dedi!

Ben ki kızımı şiddet gösterilerinden uzak tutmak için çarptığı köşelere "nannna" yaptırmayan kadın! sevimli mavi cici tavşanını ve pamuk gibi köpekçiğini döven bir kıza sahibim!

Şimdi ben cici, mici diye sevdirmeye çalışıyorum, kızım ikilemin Allahını yaşıyor.

Hey Allahım!

1 yorum:

  1. Bolca sabır diliyorum. Benim evde de bir temizlikçi var, kızım onu aşırı seviyor. Ben de ondan muzdaribim. Göndersem kızımın psikolojisi bozulur diye korkuyorum; göndermesem yutkunmaktan boğazım şişiyor, çalışmadığım halde pazartesi sendromu yaşıyorum.
    Acaba hangisi zor? Ben "Kadın akrabam bile değil, nden katlanıyorum" diye sinirleniyorum. Ama sizinki gibi akraba olsaydı bir de bu sefer de "Kurtuluş yok bundan" diye sinirlenecektim.
    Sanırım sizinki daha sor. Sabır diliyorum.
    Şöyle düşünebilirsiniz belki de; eşinizi de onlar büyütmüş ve siz eşinizi seviyorsunuz :)

    YanıtlaSil